15 Eylül 2008 Pazartesi

Şişmanlığa Neden Olan Risk Faktörleri
*Fiziksel aktivite *Beslenme alışkanlıkları *Yaş *Cinsiyet (Kadın) *Irksal faktörler *Eğitim düzeyi *Evlilik *oğum sayısı *Sigarayı bırakma *Alkol *Psikolojik bozukluklar *Metabolik ve hormonal bozukluklar Şişmanlığın Belirlenmesi Bir kişinin şişman olup olmadığının belirlenmesinin en iyi yolu, Beden Kitle İndeksi (BKİ) veya Body Mass Index (BMI) olarak bilinen ve kolaylıkla hesaplanan bir yöntemin kullanılmasıdır. Beden Kitle İndeksi Nasıl Hesaplanır ? Vücut ağırlığının (kg olarak), boy uzunluğunun (metre cinsinden) karesine bölünmesiyle hesaplanır. Örneğin : Vücut ağırlığı 70 kg, boyu 1.60 m olan bir kişinin beden kitle indeksi ; 70/1.602 = 70/1.60x1.60 = 70/2.56 = 27.34 kg/m2’dir. Beden Kitle İndeksi Nasıl Değerlendirilir? BMI DEĞERİ DURUM (18.5 kg/m2’nin altında ise zayıf (18.5-24.9 kg/m2 arasında ise normal kilolu) (25-29.9 kg/m2 arasında ise hafif şişman (fazla kilolu) (30-34.9 kg/m2 arasında ise orta derecede şişman) (I.Derece) (35-39.9 kg/m2 arasında ise ağır derecede şişman) (II.Derece)

panda


kayonet


enteresan arabalar


birbirdelikotu cayi



Binbirdelikotu çayı ; sinir yaralanmalarında ve her türlü sinirsel şikayetlerde, çarpma sonucu yaralanmalarda ve ağır kaldırma sonucu ortaya çıkan rahatsızlıklarda kullanılabilir. Ayrıca o, ishale karşı da etkili bir bitkidir. Sinirsel yüz ağrıları , günde 2-3 bardak binbirdelikotu çayı içip, dıştan da (haricen) ağrılı bölgeler uzunca bir süre binbirdelikotu yağı ile ovalanarak iyileştirilebilir. Bitkinin ayrıca, sinir iyileştirici olarak adlandırılan ve sinirsel rahatsızlıklarda, nevrozlarda, uykusuzlukta ve sinir yorgunluklarında başarıyla kullanılan bir de tentürü (Binbirdelikotu Tentürü) hazırlanabilir. Bu tentür dıstan (haricen) friksiyon (ovarak sürme) biçiminde, içten (dahilen) ise, günde 10-15 damla, 1 yemek kaşığı suya karıştırılarak kullanılır. Konuşma bozukluklarında, rahatsız uykularda, histeri krizlerinde, uyurgezerlikte olduğu kadar, yatağa işeme ve depresyonlarda da başarıyla kullanılabilir. Tüm bu hastalıklarda içten binbirdelikotu çayını kullanırken, bir yandan da oturma çok olumlu sonuçlar verdiği söylenebilir. Haftanın 6 günü, arka arkaya ayak banyoları alınması da tavsiye edilmektedir. Sinir sistemi ile ilgili tüm rahatsızlıklarda bu kür önemlidir.

sifali bitkiler


Binbirdelik Otu (Hypericum perforatum L.) tarla, yol ve orman kıyılarında, tepelerde ve çayırlarda Temmuz’dan Eylül’e kadar çiçeklenen ve ülkemizde, sarı kantaron, kanotu, kılıçotu, mayasılotu ve yaraotu gibi yöresel adlara da sahip olan şifalı bir bitkidir. Bitki 25-60 cm boyunda olup, çok dallıdır ve sapları ayrı olduğu halde bir şemsiye biçimindeki çiçekleri 5 parçalı, korolla altın sarısı renkli ve kenarları siyah renkli guddeli tüyler ile çevrilidir . Erkek organları çok adette ve 3 demet halinde bir araya toplanmıştır. Yapraklar ışığa karşı tutulduğunda, yağ guddeleri, parlak noktacıklar halinde kolaylıkla görülür. Bitkiye binbirdelik otu denmesi bu özellikten ileri gelmektedir. Yanılmamak için, tam olarak açmış bir çiçeği parmaklarınızın arasında ezdiğinizde, ondan kırmızı bir su aktığını göreceksiniz. Tanen (tannin), uçucu yağlar (carophyllene, pinene, limonene, myrcene), flavon türevleri (flavonoids; quercitrin, quercitin, rutin), hipericin (hyperic, pseudohypericin), karoten (carotene), Vitamin C ve resin içermektedir. Binbirdelik otunun Türkiye' de 70 kadar türü olup; bu türlerden büyük çiçekli binbirdelikotunu (koyunkıran, kuzukıran),(Hypericum calycinum L.) yiyen hayvanlar (Koyun, sığır,at) dan yalnız beyaz tüylü olanlarda bazen ölümle sonuçlanan, deri hastalıkları meydana gelir. Siyah tüylü hayvanlarda bu tip bir duyarlılık meydana gelmemektedir. Avrupa ve Anadolu ‘da yaygın bir bitki olup; Hristiyan inancında kutsal bir yeri vardır. Avusturya’da İsa’nın haç kanı, , Tanrı kayrası otu ve peygamber kanı gibi isimlerle anılmaktadır.

14 Eylül 2008 Pazar

erciyes dağı manzaraları

ERCİYES DAĞI (3916 rn.)

Orta Anadolu'nun en yüksek doruğu olan Erciyes Dağı (3916 m.) Kayseri ili­nin hemen güneyinden yükselmeye başlar.

Erciyes Dağı, sönmüş genç bir volkan dağıdır. Üzerinde birçok yan volkan ko­nisi bulunur. Dağın yüksek kısımları yılın her mevsiminde kalıcı karlarla örtülüdür. Dağın kuzeyinde ise 1 km. uzunlukta bir dağ buzulu mevcuttur. Krater, dış kuv­vetlerle parçalanmış ve dorukta birkaç tane sivri belirmiştir. Dağın doruğunda ka­ya sütunlar arasında, Bizans rahiplerinin ayın yeri olarak kullandıkları ilginç bir mağara vardır.

Bu mağaraların duvarlarında henüz çözülmemiş yazılar bulunduğu belirtil­mektedir. Erciyes Dağı'nın 1500 m. yüksekliği kadar olan kesimleri bağlarla kap­Iıdır. Dağın doğu yüzünde 2100-2900 metreler arasında yer alan Tekir Yaylası aynı zamanda bir kış sporları merkezidir.

ERCİYES'iN DORUĞUNA TIRMANIŞ:

En emin tırmanış, Tekir yaylasından yapılır. Tekir Yaylasında 139 yataklı, ka­Ioriferli ve telefonlu bir Dağevi mevcuttur. Dağevinde yemek servisi yapılmaz, an­cak gruplar halinde gelenlere yemek verilebilir. Erciyes için biraz güç, fakat daha zevkli tırmanış kuzeybatı yüzünden yapılır.

TEKiR YAYLASINDAN TIRMANIŞ:

Kayseri'ye 25 km. uzaklıkta bulunan Dağevine, Hisarcık yolu üzerinden gidilir. Yaz ve kış trafiğe açıktır. Özel otomobilleri olmayanlar, Hisarcık'a kadar otobüsle oradan da yaya olarak veya taksi ile Dağevine ulaşabilirler. Hisarcık-Dağevi arası 12 km.dir. Yaya olarak 2.5 - 3 saat sürer.

Doruk tırmanışına, Dağevinden başlanır. 4 saatlik bir yürüyüşten sonra, Şey­tan Deresi adı verilen vadiye varılır. Bozkırlarla kaplı vadi tabanın sağ kenarından tırmanışa devam edilir. İki saatlik bir yürüyüş ve tırmanıştan sonra, Erciyes'in do­ruğuna ulaşılır. Bu noktaya varan dağcı, batı kesimde yükselen ana doruğu ra­hatlıkla görür. Aralıktaki boyun geçilerek anadoruğa varılır. Doruk bir "Aglomera" sütunu halindedir. Kuzey taraftaki kaya çatlağından çıkılır. Doğu yüzünden iple inilir. Dağevinden, doruğa çıkış ve dönüş normal hava koşulları altında 8-10 saat­Iik bir zaman alır.

KUZEY BATIDAN TIRMANIŞ:
Kayseri'den otobüs veya otomobil ile Hacılar içesine gidilir. Hacılar'dan sonar Aksu Yurdu üzerinden geçilerek Sütdonduran Yaylasına (2950 m.) kamp kurulur. Hacılar-kamp yeri 5 saattir. Doruk tırmanışı için kamp yerinden hareket edilir. Bu­zul üzerinden tırmanışa devam edilerek önce doğu zirvesine ulaşılır. Eğer buzu­Iun sathı yumuşak kar ise iniş aynı yerden yapılır. Değilse, dağın batı yüzünden inilerek, kamp yerine gelinir.





egzersiz

KARNINIZI GÖBEKSİZ ve DÜZ BİR HALE NASIL GETİRİRSİNİZ?
Bahar ve özellikle de yaz ayları yaklaştıkça herkes az veya çok balkon gibi çıkıntı yapan göbeklerini düşünmeye başlar. Hatta bazılarımızda önümüzde şişmiş bir balon görüntüsündedir göbekler. Tabi göbeğimle ilgili ne yapmalıyım diye düşünmeye başladığınızda, sanki sizin beyninizi okumuşçasına yaz aylarına doğru göbek ve karın eritmeye yönelik birçok ürün reklamıyla da karşılaşmaya başlarsınız.
Son zamanlarda düz bir karın kası oluşturmak ve göbekteki yağları eritmek konusunda yaptığım araştırmalar ve okuduğum güvenilir kaynaklar vücudumuzun belli bölgelerine yönelik zayıflama çalışmalarıyla ilgili doğru bildiğimiz yanlışları keşfetmemi sağladı. Öğrendiğim bilgileri bu konuda araştırma yapmaya zamanı olmayan KisiselGelisim.com üyeleri ile paylaşmak istedim. Çünkü kişisel gelişim insanın kendi kendisiyle barışık olmasıyla ve kendi kendisini sevmesiyle başlayan bir süreçtir.
Eğer egzersiz konusunda özel bir eğitim almadıysanız veya bir uzman bir görüş doğrultusunda çalışmıyorsanız, çoğu kez hedefinize ulaşamazsınız. Hatta oradan buradan duyduğunuz kulaktan dolma bilgilerle yapılan çalışmaların sakatlanma gibi bir sonuç doğuracağını da unutmamak gerekir.
Egzersiz Ve Zayıflamayla İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar...
Bedenimizin bölgesel olarak belli bir bölümünü zayıflatmaya yönelik genel olarak dört yanlış düşünce hakim;
YANLIŞ – 1 : Karın kaslarını çalıştırmak karnınızdaki yağları eritir.
Vücudumuzun belli bir bölgesindeki yağları bölgesel olarak eritme diye bir durum kesinlikle yoktur. Vücudunuzun belli bir bölgesini çalıştırmak sadece vücudunuzun o bölgesindeki yağların yakılmasını sağlamaz. Yaptığınız çalışma veya spor vücudunuzun her tarafındaki yağların eşit oranda yakılmasını sağlar. Özellikle karın kaslarını yönelik egzersizler çok az kalori yaktıran çalışmalardır. Vücudunuzdaki yağların erimesi yaktığınız kalori miktarı ile orantılıdır. Örneğin koşmak, karın kaslarını çalıştıran hareketlere göre daha fazla kalori yaktırdığı için, göbeğinizdeki yağların eritilmesi için çok daha verimli ve etkin bir çalışmadır. Şüphesiz sadece karın kaslarına yönelik bir çalışma göbeğinizdeki yağların altındaki kasların gelişmesini sağlar. Ancak bu çalışma az kalori yaktırdığı ve göbeğinizdeki yağları eritemediği için, gelişmiş karın kaslarınız üzerinde sarkan göbek yağları altında kalacağı için, bu durumu hiç kimse fark etmeyecektir.
YANLIŞ – 2 : Üst ve alt karın kasları birbirine bağlı değildir.
Üst ve alt karın kasları kesinlikle birbirine bağlıdır. Esasen karın kasları dediğimiz kas yatay olarak geniş ve aynı zamanda da uzun olan tek bir kastır. Dolayısı ile üst veya alt karın kasını çalıştırdığını düşündüğünüz hareketler her iki karın kasını da çalıştırır. Belli hareketlerle kas çalıştırma bölgesi yoğunluğunu aşağı veya yukarı yönde değiştirmek şüphesiz mümkündür. Üst karın bölgesi kaslarına yoğunlaşmak için, sırtüstü yatarken göğüs bölgesini alt karın bölgesine yaklaştıran (ayak ucuna deyme) hareket veya esnemeler yapmalısınız. Alt karın bölgesi kaslarına yoğunlaşmak için de, sırtüstü yatarken karnın alt bölgesini üst karın bölgesine yaklaştıran (ayaklarla ters esneme) hareket veya esnemeler yapmalısınız. Daha iyi anlaşılması için bu egzersizlerle ilgili resimler aşağıda verilmiştir.
YANLIŞ – 3 : Vücudun üst kısmı esnetilirken (mekik hareketi) destek olarak baş enseden ellerle tutulmalı.
Destek için kesinlikle baş ellerle enseden tutulmamalı. Böyle bir durumda vücudunuzun üst kısmını kaldırırken üst karın kaslarınızı kullanmak yerine, farkında olmadan ellerinizle başınızı öne doğru çekmeye çalışırsınız. Şüphesiz bu çekme hareketi boyun kaslarınızın gerilerek tehlikeye girmesine sebep olur. Mekik hareketi sırasında kesinlikle ellerinizle başınızı tutmayınız. “Ellerimizi nereye koyalım?” diye sorarsanız; ellerinizi çapraz yapıp göğsünüzün üst kısmında tutarsınız veya ellerinizi yumruk yapıp, hareket sırasında yumruklarınızı kulak seviyesinde tutmaya çalışırsınız.
YANLIŞ – 4 : Hızlı sonuç almak için karın kaslarınızı her gün çalıştırmalısınız.
Hızlı sonuç almak için her gün çalışma yapmalı tezini destekleyen bir bilgi mevcut değildir. Kasların yapısının gelişmesi çalışmadan sonra gerçekleşmektedir. Her gün aralıksız kasları çalıştırmak bu gelişmeyi negatif etkiler. Kasların gelişmesi ve yapısının bozulmaması için çalışma sonrası 48 saat ara verilmesi ve bu süreden sonra tekrar çalışma yapılması en uygun programdır.
Tekrar ediyorum, egzersiz konusunda özel bir eğitim almadıysanız veya bir uzman bir görüş doğrultusunda çalışmıyorsanız, çoğu kez hedefinize ulaşamazsınız. Ancak şunu unutmayın; güzel ve düz bir karın görüntüsüne sahip olmak için önce karın kaslarınızın üzerini kaplayan yağları yakmalısınız. Karın bölgesindeki yağları yakmak için de tüm vücudunuzdaki yağları yakmak zorundasınız. Bu arda şunu da unutmayın; kalori yakmak ve yağları eritmek için spor yaparken, yediklerinize de aynı zamanda dikkat etmek zorundasınız.
Yukarıda belirttiğim tavsiyelerle birlikte aşağıda verilen egzersizleri de arka arkaya günde bir kere yapmak karın kaslarınızı güzelleştirmek için iyi bir başlangıç olacaktır.
Ayak ucuna deymek için esneme veya düz mekik hareketini 20 kere yapın.
Ayaklarla ters esneme veya ters mekik hareketini 20 kere yapın.
Çapraz esneme veya çapraz mekik hareketini 20 kere yapın.
45 saniye dinlenin.
Yukarıda verilen dört adımı iki kere daha tekrarlayarak aynı hareketleri toplam üç kere yapmış olun.
*Mekik Hareketi veya Ayak Ucuna Deyme Esnemesi
Yere önce sırtüstü yatın. Ellerinizi ve ayaklarınızı vücudunuzla tam bir dik açı yapacak şekilde yukarı kaldırın. Gövdenizin üst kısmını yavaşça yukarı doğru kaldırırken ellerinizi ayak uçlarınıza yaklaştırabildiğiniz kadar yaklaştırmaya çalışın. Bu hareket sırasında karın kaslarınızı daraltarak kısaltın. Geriye doğru esneyerek ilk pozisyona dönün. Başlangıçtan itibaren aynı esneme hareketlerini tekrarlayın.
*Ters Mekik veya Bacaklarla Ters Esneme
Yere sırtüstü yatarak işe başlayın. Elleriniz vücudunuzun yanında düz olarak yere koyun. Vücudunuzun üst kısmı zemine dayanırken, kalçanızı mümkün olduğu kadar yukarı doğru kaldırarak esnetmeye çalışın. Bu hareket sırasında da karın kaslarınızı daraltarak kısaltın. Başlangıçtan itibaren aynı esneme hareketlerini tekrarlayın.
*Çapraz Mekik
Dizleriniz kırılmış vaziyette ve baldırınız vücudunuzla 90 dereceye yakın bir açı yapacak şekilde sırtüstü yere yatın. Kollarınızı göğsünüzün üst kısmında çapraz olarak tutun. Yavaşça omuzlarınızı yukarı ve ileriye doğru kaldırarak vücudunuzu hafifçe sağ tarafa doğru esnetin. Bu esneme sırasında karın kaslarınızdaki daralmayı hissedin. Daha sonra geriye giderek başlangıç pozisyonuna geri dönün. Bu hareketi istediğiniz kadar tekrarladıktan sonra, aynı hareketi bir kez de sol tarafa doğru esneyerek tekrarlayın.
http://www.bireyselgelisim.com/ adresinden alıntıdır

sağlık

sarımsağın faydaları
Sarımsak özel kokusu, tadı ve soframıza kattıgı lezzeti ile Kayseri mutfagının vazgeçilmezleri arasındadır.Yaglama mantı ve sarımsak ayrılmaz bir bütündür .Biz bu lezzetten eşim ve meslegim sayesinde uzaklaşmıştık ta ki eşim doktora gidene kadar .
Yapılan kan tahlilinde eşimin kanında sarımsakta bulunan maddelerin eksikligi görülmüş ve doktor tavsiyesi ile sarımsak yemeye başladık kokuluda olsa benim için büyük bir mutluluk.
Sarımsakta antioksidan maddeler 2 kuvvetli antibiyotik bol iyot ve kükürt bulundugunu ve insan saglıgı için gerekli oldugunu damarlerı açıp cildi güzelleştirdigini belirtiyorlar.
Fakat kokusu yüzünden sofralarımızdan uzaklaştırdıgımız sarımsaga hakkettigi degeri verelim tabi çevreyi rahatsız etmeden Allahın bize verdigi nimetlerden yararlanalım.
sofranızdan sarımsagınız, yüzünüzde gülümsemeniz eksik olmasın

KAYSERİ TARİHİ



Kayseri çevresindeki en eski yerleşim alanı, şehrin 20 km kuzey doğusunda bulunan Kaniş Höyüğüdür. M.Ö. 2800 tarihinden Hellenistik Çağa kadar önemini koruyan merkezde, eski Tunç Devri, Asur Ticaret Kolonileri ve Hitit Çağları’na ait bir çok belge bulunmuştur.Hititler’den sonra bölge Frig hakimiyetine geçmiş, daha ziyade Kızılırmak havzasında egemen olan frigler zamanında mazaka ön plana çıkmıştır. M.Ö 676 tarihinde Anadolu’ya gelen Kimmerler'in Kaniş ve Mazaka’yı tahrip ederek, Frig hakimiyetine son verdikleri tarihi kaynaklarda belirtilmektedir.Kaniş’in önemini kaybetmesinden sonra, bölgenin kutsal dağı kabul edilen Argaios'un (Erciyes) kuzey eteğindeki Mazaka ön plana çıkmıştır. Kimmerler'in Asur ve Lidyalılar tarafından Anadolu’ dan atılmaları ile Mazaka, Lidya ve Med hakimiyetine girmiş ve devrin önemli ticaret merkezi olmuştur.M.Ö 590 yılında Pers Kralı Kyros'un Lidya Kralı Krisos'u yenmesi ile bütün Anadolu ile birlikte Mazaka da Pers hakimiyetine girmiştir. İran'dan bölgeye göç eden halk, kendi ülkelerine benzettikleri Argaios (Erciyes) ve çevresine yerleşmişlerdir.KAPPADOKİAKRALLIĞIM.Ö 332 yıllarında Ariarathes I, ilk Kappadokia Kralı olarak bağımsızlığını ilan etmiştir. M.S 17 tarihine kadar 349 sene hüküm süren bu krallığın başkenti Mazaka iken, Ariarathes V zamanında şehrin adı Eusebia olarak değiştirilmiştir. M.Ö 8 yılı içinde tekrar bir değişiklik yapılarak, Roma İmparatoru Ceasar‘ın adına izafeten CEASAREA ismi verilmiştir. O günden beri, 2000 senedir Kayseri ismi ile anılmaktadır. ROMA DÖNEMİM.S.193-211 tarihleri arasında şehir stadyumu yapılmış ve önemli Roma şehirlerinde olduğu gibi bir çok yarışmaların merkezi olmuştur. Şehir surları ise, Roma İmparatoru Gordianus III zamanında (M.S.241) yıllarında yaptırılmıştır. Dördüncü yüzyılın başlarında halk tamamen Hıristiyanlaşmış ve Kayseri bu dinin ilmi merkezi haline gelmiştir.Roma İmparatorluğunun Doğu ve Batı olarak ikiye bölünmesi ile, Kayseri doğuda kaldığı için Bizans Şehri olmuştur. Bizans zamanında Arap ve İran ordularının yaptığı İstanbul seferleri sırasında Kayseri defalarca işgal edilmiştir. KAYSERİ'NİN TÜRKLEŞMESİ Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan‘ın 1071 tarihinde Malazgirt’te Bizans ordularını yenmesiyle Anadolu kapıları Türklere açıldı. Bu tarihten 15 sene sonra, 1085 yıllarında Kayseri’yi artık bir Türk ve Müslüman şehri olarak görmekteyiz. Müslüman Türklerin hakimiyetinde Kayseri’nin eski halkı olan Rum ve Ermeniler’in birer mahallede toplandıkları, Çarşı, Pazar ve ticarette yavaş yavaş hakimiyetlerini kaybettikleri görülmüştür.Şehir, süratle yapılan Camii, Han, Medrese, Hamam ve Çeşmelerle kısa bir sürede tam bir İslam Şehri kimliği kazanmıştır. Bir müddet Danişmendliler’e merkez olan Kayseri özellikle Selçuklu Sultanı Uluğ Keykubad (1. Alaeddin Keykubad) zamanında Türkiye Selçuklu Devletinin Konya ve Sivas‘la beraber üç başşehrinden birisi olmuştur. Danişmendi ve Selçuklu yönetimleri zamanında yapılan görkemli yapıların en önemlileri olarak; Camii Kebir, Güllük Camii ve Hamamı, Hunat Külliyesi, Şifaiye – Gıyasiye Medresesi, Hacı Kılıç Külliyesi, Lala Muhlisiddin Camisi, Sahabiye Medresesi, Kale Surları ve Yoğunburç sayılabilir.MOĞOL HAKİMİYETİSelçuklu ordusunun 1243 tarihinde yapılan Kösedağ Meydan Savaşı ile Moğol ordusuna yenilmesi, Türk tarihinde bir dönüm noktası olmuş ve artık Anadolu’ da Moğol hakimiyeti başlamıştır.Gönderdikleri Valilerle Anadolu‘yu denetleyen Moğollar, 150 sene müddetle Kayseri ve Anadolu’nun bütün maddi ve manevi kaynaklarını yağmalamışlardır. Moğol sömürüsü altında ezilen Selçuklu Devleti, bütün gücünü kaybetmiş ve II. Mesud‘dan sonra dağılarak, yerini beyliklere bırakmıştır. (1308).OSMANLI DÖNEMİFatih Sultan Mehmet zamanında, Gedik Ahmet Paşa tarafından Karamanoğulları Beyliği’ne son verilerek, Karaman, Konya ve Kayseri Bölgeleri Osmanlı toprağına katıldı. (1474) Kayseri 1476‘dan itibaren Karaman eyaletine bağlı bir sancak merkezi oldu. 1839 tarihinde Bozok Eyaletinde, 1867 tarihinde de bağımsız sancak merkezi olarak Osmanlı idari taksimatında yerini aldı. YAKIN DÖNEM Cumhuriyet Döneminde 1924 tarihinde yapılan yeni anayasa ile vilayet yapıldı. Bilinen en eski dönemlerinden beri ticaret merkezi olan Kayseri’de devletin öncülüğünde sanayileşme başlatıldı. Sırayla Sümerbank Dokuma Fabrikası, Tayyare Fabrikası, Anatamir Bakım Fabrikası, Askeri Dikim Evi kuruldu. 1950‘den sonra Kayserili ticaretten sağladığı tasarruflarını sanayiye dönüştürmeye başladı. Bugün Kayseri, ortalama büyüklükte bir ticaret ve sanayii şehridir. Güçlenen Üniversitesi ile giderek bir kültür merkezi haline gelerek, eski ününü yakalama yolundadır.

BASKI ve TARİHİ


Ofset Baskı, 1904 yılında, Amerikalı Ira W. Rubel tarafından bulunmuş, genellikle (teneke ofset hariç) kağıt yüzeyine baskıda kullanılan baskı tekniği. Günümüzde kitapların, gazetelerin, dergilerin, broşürlerin, faturaların, kartvizitlerin ve karton ambalajların basımında kullanılır.Ofset Baskı Makinasının KesitiOfset sistemi aslında taş baskı sistemine benzer, ancak kalıp üzerindeki yükseklik farklarından yararlanmaz. Kalıp yüzeyi düzdür. (Yüzey üzerinde çok küçük bir emülsiyon tabakası kalınlığı farkı vardır ancak bu kalınlık görüntü oluşturmada etkin değildir) Kalıp yüzeyinde iş olan yani basılacak alanlar ve iş olamayan basılmayacak alanlar vardır. İş olan yani basılacak alanlar emülsiyon tabakasıyla kaplıdır. İş olmayan alanlarda ise emülsiyon tabakası yoktur. İş olan yerler mürekkebi, iş olmayan yerler ise suyu tutar. Burada su ve mürekkebin birbirine karışmaması prensibinden faydalanılır. Böylelikle iş olan yerlerde bulunan mürekkep baskıyı gerçekleştirir. Diğer alanlarda mürekkebi iten su olduğu için o bölgelere baskı uygulanmaz.Bilindiği gibi matbaa Johann Gutenberg tarafından icat edilmiştir. Gutenberg tek tek metal harflerle yüksek baskı tekniğini geliştirmiş. Gutenberg’in bu buluşundan sonra matbaacılık yaygın ve hızlı gelişen bir sektör olmuştur. Matbaanın ilk kez kullanılması Uzakdoğu’da başlamıştır. Bilinen ilk baskı VIII. yy’da Japonya’da yapılmıştır. İmparatoriçe Shotoko Budizm’in kutsal metinlerini Sanskrit dilinde Çin alfabesiyle bastırmıştır.İlk kez tek tek harfler dökerek baskı yapmayı Pi Sheng (960-1297) adında bir Çinli denemiştir. Pi Sheng porselenden harfler kullanarak matbaanın gelişimine hız kazandırmıştır. Ancak çok harfli Çin alfabesinde tek tek harfler kullanarak baskı yapma nedeni hala anlaşılamamıştır. Matbaa Çinlilerden Uygurlara geçmişlerdir. Uygurların IX. yy’dan itibaren baskı yaptığı bilinmektedir. (Tun-Huang mağarasındaki buluntular.)Avrupa’da matbaacılık özellikle XV. yy’da gelişme göstermiştir. Avrupa’da matbaacılığın üssü Hollanda olmuştur. Burada ki basım tekniği tahta kalıplarla yapılmaktadır. Hattatlarca yazılan tahta kalıplar. Hakkaklarca kazınmaktadır. Kalıplar bu yönetemle üretilmektedir. Harlem kentinde ilk kez tek tek harflerle baskı denemelerini 1430 yılında Lourens Janszoon Coster’in yaptığı sanılmaktadır.Johann Gutenberg ise çırağı Fust ile birlikte Mainz şehrinde metal harflerle basım tekniğini uygulamıştır. Gutenberg bu çaılşmalara bilgi ve birikimlerini, Fust ise sermayesini katmıştır. İlk çalışmaları olan 42 satırlık İncil’i 1455 yılında basmışlardır. Fust ve Gutenberg işlerin yolunda gitmemesi neticesinde ortaklıklarına son vermiştir. 1462’de Nassau başpsikoposunun askerleri Mainz şehrine saldırdı. Kaçan basımcılar Avrupa’nın her yanına dağıldı.Türkiye’de Matbaacılıkİlk Türk matbaacısı İbrahim Müteferrika’dır. Lale devri olarak bilinen dönemde 1726 yılında ilk Türk Matbaası kurulmuştur. Ülkemize matbaanın bu kadar gecikmesinin nedenleri dinsel tutuculuktan ziyade toplumun bu yönde bir isteğinin olmayışı, okur yazar oranının yüksek olmayışı, okuma alışkanlığının kazanılmamış olması, hattatlığın yaygın bir meslek oluşu ve matbaa için gerekli alt yapının hazır olmayışıdır. (Avrupa’da bir psikoposun askerlerine şehir bastırdığı düşünüldüğünde matbaanın gecikmesinin temel nedeninin dinsel tutuculuk olmadığı daha net anlaşılacaktır).Osmanlı matbaasında basılan ilk kitap Kitab-ı Lügat-ı Vankulu (Vankulu sözlüğü)’dur. Mütefferika yaşamı boyunca 17 farklı eser basmıştır. Ancak kitapların maliyetlerinin ve buna bağlı olarak fiyatlarının çok yüksek olması matbaacılığın yaygınlaşmasını engellemiştir. Mütefferka’nın ölümünden sonra matbaa zaman zaman atıl kalsa da çalışmaya devam etmiştir. Matbaanın başına 1754 yılında İbrahim ve Ahmet Efendiler, 1783 yılından sonra Beylikçi Raşid Mehmed Efendi ve Vak’a-nüvis Vasıf Efendi geçmişlerdir.1796 yılında Abdurrahman Efendi Mühendisane matbaasını kurmuştur. Daha sonra Üsküdar matbaası(1802) ve sonrasında Takvimhane-i Amire adında bir matbaa daha açıldı. (1831) Bu sırada Mısır’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa Bulak matbaasını kurdu. (1822) 1833 yılında ülkede 54 matbaa (15’i litografi) 1948 yılında 509 matbaa ve 1983 yılında 3537 matbaa bulunmaktaydı.Günümüzde Türk matbaacılığı teknolojik gelişmelere bağlı olarak gelişimini sürdürmektedir. Basım sektörü Avrupa’daki emsalleriyle aynı kalitede ürünler üretebilmektedir. Hazır teknoloji üretici ülkelerden alınmakta ülkemizde başarı ile uygulanmaktadır. Ancak Türkiye bazı istinalar hariç teknoloji üretmekten uzak, fakat iyi bir

13 Eylül 2008 Cumartesi

Yacht, by Foster


country Monaco Foster + Partners has designed a yacht club that features a nautical iconography, to be more precise – that of a luxury yacht. The stepped decks, aerodynamic perimeter, fully glazed facades, and – off course – flags on the back.The building is mainly used as a stage, simultaneously for yacht-races at the seaside and the famous F1 Grand-Prix at the roadside. The decks are further programmed from the lower level upwards with shops, a rowing club and sailing school, then a clubroom, bar and restaurant, further up a ballroom, and to finish an apartment for the club secretary together with a series of cabins for visiting guests.The iconography and function of the building is similar to the stacked-decks-pavilion that David Chipperfield designed for the America Cup, in the city of Valencia.Platinum, the world’s largest yacht, here in DubaiIronically the Yacht Club looks more like the traditional yacht, than the new yacht that Foster + Partnershas designed for YachtPlus, a company founded by some rich guys from the city of London that aims to provide a shared ownership of fully staffed and serviced yachts around the world. The Foster-designed yacht uses the bubble-design that Norman applies to all his buildings, eliminating a sun deck on the front of the boat, in favor of a very spacious interior.

Diğer Köpek Irkları



orta boylu daha fazla büyümücek olan bu köpişimiz çok iyi huyludur. Görüntüsü değişikdir. Tüyleri orta uzunlukta .Yüzü çok sevimlidir. İnsanları çok seviyor. Benimle oyna diye sizi kolunuzdan çekiştiriyor Yanından hiç ayrılmıyor. Ama ilgilenmezsenizde çekiliyor köşesine mahsun mahsun yatıyor. Onun mahsunluğuna dayanamıyoruz. Artık onunda yuvası olmalı. Ona çok iyi bakıcak aile arıyoruz.

bir ömür hastalıkda sağlıklıkda yaşlılıkda beraberliğin sözünü verirseniz Tuzla rehabilitasyon merkezine ziyaretimize bekliyoruz. Hergün 13:00 15:30 arası ziyaretler açıktır.
Adrese teslim yapmıyoruz. Sahiplenmek için giderken nüfüs cüzdanınızı ve ikametgahınızı belirten bir faturayla beraber gitmeniz gerekiyor Detaylar için Deniz hanımla görüşün


NOT: Çok önemli !!!Tuzla rehabilitasyon merkezinde kuru mamamız kalmadı. Kuru mama ve konserve mama yardımı kabul ediyoruz